25 Ekim 2013 Cuma

söylev I

uzun süredir günaha girmemiştim
günaha boyun eğmiş
başlarımız öfke ve güneş
aydınlanmıştı
aydınlatmıştım
sanmıştım
büyükçene yanılmıştım
etli bir vücut
kadın kalbine yaslanmıştım
yanılmıştım
yakın bir gezegen
gezegenin taşları üzerime üzerime
aksamı bozuk bir dişli
dişimizi kırmıştı
öksürük ve öksürük kanıyordu
kansız kaldık
kırmızıyı görmeyince hakikaten bunalmıştık
sükun pek vücut bulmaz
sakin bir eskiçağ
homozigot bir çağ
hepimiz farklı bir tanrıya
inanmıştık.

eg

tutarsız

etimizin dişleri olsaydı
bir tutam ısırık
kanayan et değil
kırmızı şarap
kan üzerine yazılmıştır
bütün bütün ısmarlama romanlar
geç kaldınız
hakikati bulmaya
hakikat ensemizdeki ter
soğuk soğuk akar
hoşlanmazsın
uyuz gibi bir şey olur
tutunamazsın
tutarsın.
 e.g.

zulacılar

çaldık çalındık
dua diye biriktirdiklerimiz
efkanı harb makamında
çaldık çalındık.
çalıntı savaşlar yaptık
hep aynı mısradan anlaşılan
bir lekeden savaşlar
savaşı öfke ve gül
güle aldanan bülbül-eskibirbetim-
neye aşıktık
suya değil ve saflığına değil-suya değil-
aeröka
hayır aeröka.

e.g.

24 Ekim 2013 Perşembe

ki yalnızlık

mevsimi göğsümüze saplamışız
kudurmuş ta kudurmuş
kan dolanır zamanın tenhasında
susan her şey
şey
ölüme meydan okuyuş
çocukluktan kalma bir alışkanlık
anlaşılmaz boyun bağımız neden  gevşek
gündüzleri ölüme susamışız.

bejaia port 05tem13

eg

üç kere öksürük

biz yalnız kaldık
ve yalnız üzerime bütün şiirler
terkedilmiştir bütün hücrelerim
yalnızlaktandır orospularla sevişmelerim.
yalnız yalınız
yahut yalındık
yahut yanıldık
yalnızlık diye bir bir bir
gökyüzünü kucakladık.
bir bir bir
ve iki gelmedi
olmadı getiremedik
yerimizde say say say.
bağır, bağır,bağır,
dık.

03tem13 bejaıa liman

eg

çare siz lik sevişmek için

bire diş -dişe diş-
-siz-
dişisiz, kopuk kırmızı
ruj sürmüşler ağrıyan yerlerine
kırmızıyı örtmüşler, üşümüş.
seviyesiz bir deniz-siz-
duraksız duraksız
batıp da çıkıyorlar.

yeryüzünde bir delik
-dipteyiz-
ayaklarımızın değdiği yerden
başladık düşmeye
kıvrak bir duman soluduk
aslında nefesimize kadar
derin bir soluktuk
-siz ve siz-
ayrı tuttuklarımız,ayımsadıklarımız
kerhane boylarında astım krizi geçiren
o son nefesi vermeyecektiniz.

28tem13 aden

eg

kaşık-içbük-dışbük

hiç bilmiyorum bilmiyorum
bir tecavüz çığlığı annesini çağıran
boğazımı keserim kan akmaz
hiç bilmiyorum bilmiyorum
babam ardımdan durasız ağlamaz.
keskin bir kesinlik
dilim peltekleşir
midem kusar
kırmızıya bir küskün başlar
bensiz de bunlar olur
yani düşünmesem de olur
açık bir olum durumudur.
hiç bilmiyorum bilmiyorum
konuşma düşüncenin
bittiği yerde başlar
içedönükdışadönük
bükeysiz biriyim
düşüncem hiç bitmedi
söylemek adına
suskunluğum bundandır
ve ihbar etmeyişim
hep biliyordum
ama
söylememiştim.

bejaıa açıkları 27haz13

eg

yaşkın mutu

ceplerime geçirdim ıssızı
soğuk bir düş etkisi kısıtlı vücudumuz
iltihaplı  bir göt damarı çatlayası.
kasıklarımdan ıslanırım
kaldırım taşı kadınlarım
düzgün ayıp şiirler
bir tanrı itaati
bir grend pa saadeti.

              30may13 ispanya batı sahili

eg

ürkek direnmek

kişiselleştirdiğimiz onca ağır romanlar
yer altı ve yer üstü tanrıları
ellerini açmışlardı.
sapiensler tılsımı bozmuşlardı
minik kırmızılar pıhtılaşır
kainata mı sığdıramadık birbirimizi
halbuki iricene bir toz zerresiydik.
rüzgara direndik, zelzeleye direndik
ölümden sonrasına ve
doğumdan öncesine direndik
haset cinayetleri efendim
ha sekter cinayetleri.

bejaıa açıkları 23haz13

eg
                 

bejaia\makak tan farkımız

endazesi kırılmış terazi
küfesinde oturmuş ot içiyorduk
maymunlardan bahsediyorduk
makak ve şempanzeler
%94 civarında insana benziyorduk
gırtlağımıza kadar iştahlıydık
bir bulut aksırıyorduk

bejaia da dağlar
denize paralel uzanıyordu
ve kadınları hiç üşümüyordu
dört deniz adalar yine ada
hiç birleşmiyordu
biz hiç büyümüyorduk
ellerimizin üzerinde yürüyorduk
gülümseyen herkes
cennete bakıyordu
-bu tılsım bir büyü bozumu-
her muhabbette tanrıya dair bir kanıt
inanın bulamıyorduk.

19haz13 bejaia açıkları

eg